İlişkilerde Aradığımız Mutluluk
Sevgiyle yaşamak varken, neden sorunlu ilişkiler yaşıyoruz? Ya da neden gerçek sevgiyi arıyoruz?
Biz zaten sevgi dolu varlıklarız. Doğduğumuz günden beri sevmeyi, sevilmeyi biliyoruz. Sorun şu ki büyüdükçe özümüzü unutuyoruz.
Karşılık beklemeden, çıkarsız sevebilirsek; sevginin ve aşkın değerini öğrenebiliriz. Sevmeyi öğrendiğimizde sevilmeyi de hak ederiz.
Eğer sevgi, hastalık derecesinde hırs ve ihtirasa dönüşür, bağımlılık yaratırsa; kontrol etme, aşırı sahiplenmeye yol açar. Bu durumda sevgi negatif enerjiye dönüşür, uyumsuzluk yaratır.
Çekim yasası ve beynin çalışma prensibine göre, herkes istediği aşkı ve mutlu ilişkiyi yaşayabilir.
Aynı zamanda; kişilerin kendi çekim güçlerinin yanı sıra, ilişkinin de kendi içinde çekim gücü olmalıdır.
İlişkinin çekim kuvveti uyumlu ise, ilişki doyumlu olur. Yani önce kişinin kendi içindeki uyumu ve daha sonra karşısındakiyle olan uyumu ilişkiyi besler.
İletişimin kalitesi ve uyumu iki kişi arasındaki sevgiyi besler.
Aslında içimizdeki çocuk, içimizdeki anne babayla dengeli olduğunda hayatın kalitesi artar.
Kişi; insan ilişkilerde bir sorun yaşadığında, en çok kendine kızar ve en zor kendini affeder.
Kendimizi olduğumuz gibi hatalarımızla, doğrularımızla kabul edip, onaylayıp sevdiğimiz zaman suçluluk duygusu da olmaz
Kendi değerimizi bilmek kendini beğenmişlik değildir. Kendimizi; hatalarımıza, eksikliklerimize rağmen, bütün özelliklerimizle kabul edebilir ve sevebilirsek etrafa ve kendimize daha çok ışık saçarız.
Mutluluğun, sağlığın, bütünselliğin temeli sevgiden geçiyorsa, önce yitirdiğimiz benlik sevgisini geri alalım. Sevgiyle şifalanalım. Sevgi dolu ilişkiler yaşayalım. Dünya sevgiyle güçlensin.
Semra Kozanlı
Eğitim ve yaşam koçu, kuantum, NLP master practitioner, EFT, Nefes koçu, ilişki koçu, hipnoterapist, hipnoterapi, regresyon, bilinçaltı uzmanı, aile terapisi