Semra KOZANLI

  • Hakkımızda
  • Hizmetlerimiz
  • Seminerlerimiz
  • Referanslar
Bilinçaltı Dünyası
img

BİLİNÇALTI DÜNYASI

Muhteşem beynimizde; sanki bir kameraman, doğum anından başlayıp, ölene kadar, her neyi nasıl yaşıyorsak o şekilde kaydediyor. Dolayısıyla her beyin bir kitap gibidir. Önemli olan kişinin kendi kitabını okuyabilmesidir.

Bilinçaltı teknikleri ile kendi kitabımızı okumak mümkündür. Hatta istemediğimiz anıları algı değişikliği ile dönüştürüp hayatın kalitesini arttırmak ta bizim elimizdedir.

Sanki ana programı belli muhteşem bir bilgisayarla dünyaya geliyoruz. Boş bilgisayarlara herkes kendi deneyimlerini dosyalıyor. Ve bu dosyalar da, algıda değişiklik olduğu için kişisel gerçekliğimizle şekilleniyor. Diyelim ki aynı anne babadan, aynı anda doğan ikiz bebekler, aynı şeyleri yaşasa bile dosyalarını kendi algı düzeylerine göre şekillendirirler.

Sonuçta sanki yaşadığımız her şeyi deneyimleyip kaydederek, dosyaları doldurmaya gelmiş gibiyiz. Son derece gelişmiş bilgisayarımıza, algıladığımız her bilgiyi dosyalarımıza kodlarken, öğrenme süreci anne karnında başlar. Yine ikizleri örnek olarak alırsak ikizlerden biri, annenin çektiği sıkıntıyı tehlike olarak algılayıp dünyaya gelmekten vazgeçerken bir diğer bebeğin gelmeye karar verdiğini anlayabiliyoruz. Bu da gösteriyor ki, ruhumuz ve özgür irademizle, seçimlerimiz bize ait.

Anne karnındaki küçücük bir ceninin ruhu; ‘ben bu strese daha fazla dayanamıyorum, şimdi doğmaktan vazgeçiyorum, sonra dünyaya geleceğim’ diyen bir ruh ikizinin aynı aileye daha sonra gelen bir kardeş olduğunu öğrenmem beni çok şaşırtmıştı. Özgür irade her an iş başındayken dosyalarımızdaki deneyimler ve kodlamaların bizi nasıl etkilediğini bile bilemiyoruz.

Bu nedenle; anne karnı ve çocuklukta, dosyaları oluşturma şeklini mercek altına yatırmamız, bugünkü yaşam kalitesi adına çok önemli.

Anne karnında algılamalarımızla oluşturduğumuz dosyaları, doğduktan sonra da beş duyu organımızı kullanarak iyice şekillendiriyoruz.

Doğduktan sonra deneyimlerimizle bilinçlendikçe, korteksin dışında bir bilinç tabakası şekillenmeye başlıyor. Bilinçli zihinle artık yaşadıklarımızın sorumluluğunu da almaya başlıyoruz.

Bir bebek düşünün. Annesi ilk katı gıdaya geçerken elma püresi verdi. Çocuğun ağzında yara var ama anne bilmiyor. Elma tatlı bir meyve olmasına rağmen bebek onu tadar tatmaz ağlamaya başlar çünkü elmanın asidi ağzındaki yarayla birleşince canı acımıştır. Annesi başka bir zamanda yine elma püresini yedirir. Bu defa bebeğin ağzında yara yoktur ama bebek elmayı tadar tatmaz yine ağlamaya başlar. Çünkü zihninde elmayla ağız yarası arasında kötü bir bağ kurmuştur. Belki bebek bu kodlamayı büyüdükçe atacaktı, bu defa da annenin beyninde ‘bu çocuk elmayı sevmiyor’ kodu oluştu. Defalarca bunu söyleyerek çocuğun beynini de etiketledi. Yıllarca çocuk ta artık bu kodu kullanmaya devam eder. ‘Ben elmayı sevmiyorum’ etiketi veya programı nasıl değişir? Elmayı yeniden tadarak değişir ama bilinçli olarak istemez. Ne zaman farkında olmadan, birçok soyulmuş meyve arasında yer ve tadını beğenir, o zaman sorar: bu çok güzel bir şey bunun adı ne? Ve işte o zaman elma dosyası beyindeki kirli sepetinden çıkar ve yeniden çocuğun sevdiği şeyler arasında kodlanır.

İşte; bilinçaltı dosyaları, nerden gelmiş, niye var, gerekli mi gereksiz mi diye sorgulayarak ve ciddi farkındalık geliştirerek, bilinçaltı programını yeniden gözden geçirip resetlemeliyiz.

Bilinçaltımızın derinliklerinde sınırsız bir bilgelik, engin bir güç ve bize gerekli olan zengin bir depo bulunur.

Bilinçaltında huzursuz bir zihni, kırık bir kalbi bile iyileştirecek mucizevi bir şifa gücü vardır. Bu muhteşem gücü iyi yönde kullanmak bizim elimizdedir.  Örneğin, bilinçaltına nefret tohumu ekersek nefret biçeriz. Sevgi gönderirsek seven ve sevilen varlık olmayı seçeriz.

Çünkü bilinçaltı düşüncelerimize karşı çok duyarlıdır. İç koşulları değiştirdiğimizde dış koşullar da değişecektir.

Yemek yemekten aşırı zevk alan birinin zayıflamaya dair yaptığı her şey şişman olmaktan formda almaya gösterdiği direncin sebebi yine bilinçaltıdır.

Çünkü bilinçaltı organizmamızı zevk aldığımız şekilde yönetirken aslında iyi niyetlidir. Bir yandan yemek yemekten zevk alacaksın, bir yandan yemek istemeyeceksin. Bu durumda, bilinçaltı ikilemde kalır ve bilinçli durumda yemekten uzaklaşırken, bilinçli olmadığımız her an diyeti unuturuz.

Başka bir örnek: ‘Tatlı yemekten zevk alıyorum ama yememeliyim’ dedikçe bilinçaltına aslında tatlı yemeğe dair iletiler göndeririz. Onun yerine  ‘tatlıyı seviyorum ama az yiyeceğim’ mesajı daha etkilidir çünkü bilinçaltı tatlı yemek zevkinden yoksun kalacağım diye endişelenmez.

Kısaca bilinçaltına olumlu iletiler ve kuvvetli inançla gönderdiğimiz düşünceler sayesinde istenilen davranış şekline sahip olmak mümkündür.

Görüldüğü gibi ne düşünürsek neye inanırsak bilinçaltı o yönde çalışır ve yaşam kalitemiz artar. Hipnoz altında bir deneğin burnunun ucuna içi soğuk su dolu bir bardak uzatılır ve ona  ‘bunun içi karabiber dolu, kokla’ denilir. Denek hapşırmaya başlar. Burada deneği bilinçaltında yatan ‘karabiber hapşırtır’ genellemesi karabiber olmadığı halde hapşırtır.

Beynin bilinçli kısmı sanki bir fabrikanın müdürü, bilinçaltı ise işçileridir. Müdürün her dediği çok önemlidir. Müdür ne derse, işçiler onu yapar. Örneğin ‘bu işi kazanmam çok zor’ dediğimiz anda bilinçaltı: emret sahip ben bu işi zorlaştırırım, sen hiç merak etme’ der ve gerçekten işimizi zorlaştırır.

İşçiler olmasaydı, fabrikada işler yatardı. İşte bilinçaltı da; gece gündüz demez, yaz kış demez ölene kadar hep uyanık kalıp hayatımızı kolaylaştırmaya çalışır.

Eğer işini kötü yaparsa suç patronundadır. Çünkü ‘o’ bir emir kulu gibi direktiflerle çalışır. Emri veren bilinç; ne emrettiğini biliyorsa, ikilem yaşamaz. Burada farkındalık dediğimiz şey yine devrededir.

Bilinçaltı güvenilmek ister. Eğer bilinçaltına emri verip o emrin yerine getirilmesinin mümkün olmayacağını söylersek, o zaman işi bize devreder. Ona güvenip, onun sesini dinleyip, onunla iyi iletişim kuran insan rahat eder.

Ne istiyorsak; ona göre programı yapar, bilinçaltını yönlendirir, sakince ve zevkle yaşamaya devam edersek bilinçaltı bizim istediğimiz gibi çalışır.

‘İşin peşinden koşma! İşini bil iş seni bulsun.’ Mantığıyla hareket edip de çok kolay ve zevk içinde yaşayan birçok insan tanıdım.

‘Ben hep kedi gibi dört ayak üstüne düşerim’ diyen bir arkadaşım hem çok pozitif olduğu hem de kendine ve beynine güvendiği için birçok kişiye göre daha rahat yaşar.

BİLİNÇALTIYLA NASIL İLETİŞİM KURABİLİRİZ?

Bilinçaltı 24 saat hiç ara vermeden dinlenmeden çalışır.

Duyum ötesi algılamaları vardır. Buna göre, bilinçaltıyla sezgiler yoluyla iletişime geçebiliriz.

Bilinçaltı müthiş bir hazine ve kaynaktır. Bununla birlikte bu müthiş hazineyi de bilincin idare ettiğini unutmamak gerekir. Öyleyse bilinçaltı yasalarını bilip, bilincimizle oradaki kayıtları istendik hale getirebiliriz.

Bilinçaltı beynimizin bir enerji alanıdır. Bilinçaltının hissetme, telepati gücü vardır.

Bilinçaltı yaşamın her anının saniye saniye fotoğrafını çeker.  Geçmişi deneyimleyip kaydettiği için geçmişi gözden geçirip, geleceği hissedip tahmin eder.

Astral seyahatte bilinçaltı düzeyde kişi aynı anda iki yerde olabiliyor. Örneğin rüyada her şeyi yapabiliyoruz çünkü rüya bilinçaltının kurgu mekanizmasıdır. Bilinçaltının radarları olduğu için düşünceler her yere yansıyor, ihtiyacı olan bilgiyi alıp, geliyor. Daha çok frekansı yüksek olan duyguları alıyor. Bu altıncı his de dediğimiz, hissetme gücüdür.

Bu nedenle bir dileğin gerçekleşmesini istiyorsan; ‘hayallerini, isteklerini, çılgınca yüksek frekansta iste ve olmuş gibi hayalinde yaşa.

Doğduğumuz günden itibaren geçirdiğimiz yaşantıların etkisiyle farkında olmadığımız birçok deneyim ve aldığımız mesajlar bilinçaltına kaydedilir.

Bilinçaltının nasıl çalıştığını anlayıp, bizi etkileyen unsurları su yüzüne çıkararak yaşam kalitemizi artırabiliriz.

Bilinçaltı vücudumuzun mimarıdır. Biz hiç fark etmesek de vücudumuzdaki birçok fonksiyonun düzenli ve otomatik olarak yürümesini sağlar. Yaşadığımız duyguların, içinde bulunduğumuz durumların çoğu bilinçaltının kontrolü altındadır.

Bilinçaltını harekete geçiren, bilinçli olarak verdiğimiz emirlerdir.

Sahip olduğumuz her inanç, benimsediğimiz her düşünce bilinçaltına ait bellek sisteminin bir parçası olur.

‘Kimseye güvenme!’ gibi mesajlar aldığımızda veya ben beceriksizim, her zaman başarısızım,  ben iyileşemem gibi yargıları kendi kendimize söylediğimizde bilinçaltı beyine yerleşmiş bu inanç kalıplarına göre hareket eder.

Kalıplaşmış, genellenmiş düşünceler; bilinçaltımıza yerleştiğinde, ömür boyu bu doğrultuda yaşarız.

******

NLP ile öğrenmeyi öğrenmek ve Kuantum Oyun Alanı kitaplarımda bilinçaltı dünyası ve kişisel gelişime ait kapsamlı bilgileri bulabilirsiniz. Özellikle Kuantum Oyun Alanı kitabımda teknikleri uygulayabilirsiniz.

Bursa Sentez yayıncılıktan çıkan kitaplarıma www.idefix.com, www.dr.com.tr  ile internetten ulaşabilirsiniz.

 

 

img

YAZILARIM

  • ACCESS BARS ile ilgili öğrenmek istediğiniz ne varsa burada
  • En İyi Versiyonum ne olabilirdi?
  • Hızlı Okumak Başarıyı Nasıl Arttırır
  • Bilinçaltı Semineri
  • Hayatın İçinde Yaşamayı Öğrenmek
  • Zihinsel Sabotajlar
  • Kuantum Yaşam Alanı
  • Kişisel Gelişim, Değişim ve Dönüşüm
  • Kuantum ve Çekim Yasası
  • Kaliteli Yaşam için Nefes Teknikleri
DUYURULAR
  • Bilinçaltı Bahar Temizliği
  • Öfke, stres Yönetimi Eğitimi
  • NLP YAŞAM KOÇU SERTİFİKA PROGRAMI
  • Hızlı Okuma
  • NLP Yaşam Koçluğu Ocak 2017 Eğitimi
FACEBOOK

Semra Kozanlı
GÖRSEL GALERİTAMAMI
VİDEO GALERİTAMAMI
  • Kişisel Gelişim
  • Başarı Arttırma Programı
  • NLP
  • Hızlı Okuma
  • Öğrenci Koçluğu
  • Yaşam Koçluğu
  • Öğrenci Başarı Seminerleri
© Copyright 2017 - semrakozanli.com