Sanki senaryosu bize ait, bir filmi yaşarken; bilinçlendiğimizde, istediğimiz bir hayatı yaşamak da bizim sorumluluğumuzdadır.
Bu durumda düşünce gücü ve zihinsel aktiviteler de hayatın kalitesini etkiler.
Bugün yaşadığımız bir sorunun altında, geçmiş kayıtların zihindeki etkisini görüyoruz. Çünkü beynimiz bir radyo gibi çalışıyor. Hangi frekanstan yayın yaparsak, alıcı vericiyle buluşuyor.
‘Korktuğum başıma geldi’ sözü gibi korkulan şey başına gelebilir. Parasız kalmaktan korkuyorsan, iki yakan bir araya gelmiyorsa zihindeki programın sonucudur. Sürekli giderlere odaklanırsan giderler artar. Gelirlere odaklanırsan gelirin artar.
‘İstemediğin ot dibinde biter’, ‘iti an çomağı hazırla’ gibi sözleri de atalarımız boşuna söylememiş. Öyleyse ne istemediğine değil ne istediğine odaklan ki istediklerin gerçekleşsin.
Bu nedenle; zihinde bunlara benzer düşünce veya inanç düzeyinde virüslerin varsa beyni yeniden kodlamak, programı değiştirmek gerekir.
‘Ne ekersen onu biçersin’ sözünü unutma. Yaşadığın sorunların kaynağında bir zamanlar yaptığın eylemler olabilir. Örneğin bir kişi aldatma eyleminde bulunmuşsa, aldatılma olasılığı artar.
Bugün yaşadığın sorunların kaynağında bir zamanlar sahip olduğun düşünce şekli de olabilir. Kimi kınarsan başına gelebilir.
‘Büyük lokma ye büyük konuşma’ sözü gibi bir zamanlar kendine söylediğin sözler bir gün hayatının gerçeği olabilir.
Dil düşünceyi düşünce dili etkiler. Öyleyse dilimize ve düşüncelere dikkat etmek gerekir.
Yaşadığımız sorunların kaynağında sadece zihinsel veya duygusal engeller yatmaz. Ruhumuzdaki yaralar da sorunları çekebilir.
Burada mutlak teslimiyet ve kabullenişle birlikte; başımıza ne gelirse gelsin,altında yatan dersi anlamak ve farkındalığımızı geliştirmek gerekir. Bu körü körüne kaderci olmak anlamına gelmemelidir. Yani farkındalık geliştirip; şikayet etmeden, kurban rolüne girmeden çözüm yoluna gidilmelidir.
Dünya bir oyun alanı bizler oyuncularız. Buna göre rolümüzü iyi oynayıp zevkle yaşamak da bizim seçimimizdir.
Geçmişin duygusal yükleri ve geleceğin kaygıları bugünü etkilerken; ‘ne kadar temizlik, o kadar özgürlük’ inancıyla arınmak yaşam kalitemizi arttırır. Affetmek demek; başkasının yaptığını onaylamak değil, yüklerimizden arınmak demektir.
Hayat kalitesini artıran altın kural;
Zihnini, ruhunu, enerjini temizle,
Kendini ve herkesi affet,
Herkesi, her şeyi olduğu gibi kabul et.
Ne istiyorsan ona niyet et.
Düşüncelerinle, dileklerinle yaşamını yeniden şekillendir.
SEMRA KOZANLI
Kent gazetesinde yayınlanan makalemden alıntıdır.