
Yüzyıllarca insanlar iletişim teknikleri geliştirerek aradaki bağı geliştirmek için uğraşmışlardır.
Peki ya neden iletişim kurmak istiyoruz?
İnsan doğası gereği duygu ve düşüncelerini hem sözel hem de jest ve mimiklerle anlatmaya çalışır.
Çünkü içinde yaşadığı duyguyu anlatamazsa enerjiyi tıkar. Tıkanan bu enerji ifade edilemeyen duygu yoğunluğunda sıkışır. Sonrasında ise gerek ruhsal gerekse bedensel olumsuzluklar meydana gelir. (depresyon, kronik yorgunluk, baş ağrısı vb. )
Bu kadar olguyu bildiğimiz halde neden inatla iletişim kurmaktan kaçıyoruz?
İnsan dediğimiz varlık algılama, düşünme, konuşma, aktarma gibi algılara sahipken neden kendini ifade etmekten korkar?
Dünyevi işlere o kadar dalıp kaygıyı o kadar arttırmışız ki kendimizden korkup saklama girişiminde bulunmuşuz.
Kendinden kaçan insan herkesten kaçar!
Kişi önce kendi benliğinin farkına varıp iletişime geçebilsin ki sonrasında kendini ifade edip çevreyle iletişime geçmekten korkmasın.
Kaygıyı azaltıp kendine olumlamalar yapsın ki iletişimi güzel kurmayı başarabilsin.
İletişim dediğimiz şey bir tek konuşmak değildir.
Bir sarılış, bir dokunuş, bir gülümseme ve konuşmanın dışında dinlemeden geçer.
Ne kadar dinleyebilirsek o kadar sakince konuşup anlaşabiliriz. Ne kadar kendimizi tanıya bilirsek o kadar jest ve mimiklerimizle iletişim kurabilir.
Birbirini anlayıp iyi iletişim kuran insanlardan olmak dileğiyle…
SEMRA KOZANLI
Eğitim ve yaşam koçu, kuantum, NLP master practitioner, EFT, Nefes koçu, ilişki koçu, hipnoterapist, hipnoterapi, regresyon, bilinçaltı uzmanı, aile terapisi