Küçücük bir çocukken saf ve doğal oluyoruz. Ne oluyor da saflık bozuluyor, kin nefret öfke ile doluyoruz? Hayat zor, anlaşılmaz geliyor?
Neden bu depresyon, kanser, panik atak gibi hastalıklar artıyor?
Yaptığım çalışmalarda, ve bu konularda yapılan diğer çalışmalardan da anlıyoruz ki hastalıkların kaynağı zihinsel, duygusal birikim sonucu oluyor.
Çünkü doğal yapımızdan uzaklaştık. Akıl adına, sorunları zihnimizde büyüttük.
Bence sorun sadece fiziksel değil, zihinsel, ruhsal, duygusal kirlilik. Kirlilik demek, biraz da olumsuz enerjilerin birikimidir. Olumsuz enerjileri topraklamayı öğrendiğimiz zaman bilinçaltı birikimlerden kurtulmuş olacak.
Kin, nefret, öfke sadece bize zarar veriyor. Bizi kirletiyor.
Yaşamda sayısız sınav ve yenilgilerle karşılaşıyoruz. Önemli olan bundan nasıl kurtulacağımızı bilmektir. Her gecenin bir sabahı, her yolun bir sonu, her sorunun da bir çözümü vardır. Aslında iyiyle kötü bir gerçeğin iki yüzüdür.
Gece olmasaydı gündüzün ayrımını bilemezdik. Sıcağı soğukla karşılaştırdığımızda farkını anlıyoruz. Gerçek dediğimiz şey sadece bir zihinsel bir algıdan ibaret. Algıyı değiştirince olayın etkisi de değişir.
Sonuçta affetmediğimiz şeylerin yüküyle neden yaşayalım ki? Affetmek bir tür kabulleniş, teslimiyettir. Bazen danışanlarım özellikle affetmekten kaçınıyor çünkü‘ affedersem o kişi bana tekrar zarar verir’ diye düşünüyor.
Duygular gelir ve gider. Önemli olan yaşadıklarımızdan ders alıp, hayatı kalitesini arttırmayı öğrenebilmektir.
Zihin, beden aynı sistemin parçasıdır. Her ne yaşıyorsak, altında yatan armağanı algıladığımızda zaten birikim olmaz.
Bedenimiz büyürken, yaş ilerlerken içimizdeki çocuğu öldürmeden, içimizdeki anne babayla dengelediğimizde ruhumuz da olgunlaşmış olur.
Aslında sadece dengeye ihtiyacımız var. Zihin, ruh, beden dengeye geldiğinde enerjimiz de dengeli olur.
Bütünsel sağlık için, kendi içimizde tamamlanmaya ihtiyacımız var. Bunun için önce farkındalıkla kendimizi tanımak, herkesi her şeyi olduğu gibi kabul etmek ve yapabileceğimizin en iyisini yapmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Geçmişten dersleri alıp, özgürleşmek ve geleceğe güvenip, her an mutlu yaşamayı keşfettiğimiz zaman hayattan zevk alabiliriz.