
Bursa Söylem gazetesinde bu hafta seçimler ve sınavlar hakkında yazımı okuyabilirsiniz.
http://www.bursasoylem.com/makale/semra-kozanli/secimler-ve-sinavlar/66.html
Sanki ana programı belli son derece gelişmiş bir bilgisayarla dünyaya geliyoruz. Annenin memesini tadan koklayan dokunan bir bebek dünyayı ilk bu kanalla tanıyor. Sonra başka kadının memesine kapıyı kapatıyor. Ve dünyayı öğrenme süreci bu şekilde başlıyor. Her öğrenmede beynimizdeki bilgisayara yani hafıza kaydına bu dosyayı yerleştiriyoruz. Aynı anne babadan doğan ikiz, üçüz hatta dördüzlerle çalışırken anlıyoruz ki aynı gün aynı saatte aynı anneden babadan dünyaya gelen çocuklar bile aynı olayları farklı algılamış. Öyleyse beyinde öğrenmeyle oluşan bu dosyalar, hayatı algılayış biçimimiz bugünkü hayatımızı etkiliyor. Eğer yaşadığımız bir olaydan payımıza düşen dersi alamamışsak aynı konuda sınavlarımız bitmiyor ve aynı yerden tekrara tekrar sınavdan geçiyoruz. Kişi kendi beynindeki kitabı ve hayata olan bakışını ne kadar iyi tanırsa hayatın kalitesi de o kadar artar. Aslında hayat boyu bize sınav gibi görünen zorluklar bizi geliştirmek için bir deneyimdir. Dolayısıyla sınavlara kendini geliştirme fırsatı olarak bakan bir kişi kendisini gerçekleştirir ve hayat amacına ulaşır. Bütün başarılı insanlar başarısızlıklara eğitim olarak bakar. İnsan hayatı boyunca okul gibi bazı sınavlardan geçer. Seçimlere hazırlanan aday adayları da aslında bir öğrenci gibi sınavdan geçer. Burada önemli olan ÖZ GÜVEDİR. Elbette hayırlıysa kişi hedefine ulaşır ancak kişinin içsel dinamikleri de önemlidir. Sınavlar sadece bilgiyi donanımı ölçmez rahatlığı, özgüveni, performansı, pozitif düşünceyi de ölçer. Kişinin en büyük engeli yine kendisidir. Eğer başaracağına inanırsa başarır. İnsanın zihninde küçücük bir şüphe bile varsa kazanacağı varsa bile kazanamayabilir. Çünkü bilinçaltı biz ona nasıl bir düşünce gönderirsek onu kabul eder ve yaşatır. Örneğin kişi ben çok şanssızım diyorsa kişinin hayatına şanssızlıklar çıkartır. Düşüncelerine dikkat et kaderin değişir sözcüğü bu nedenle önemlidir. Ben zaten zenginim diyen kişi hayatına zenginlikleri çeker. Düşünce gücü bu nedenle çok önemlidir ve kişinin öz güvenini etkiler. Ayrıca kişinin korkuları kaygıları varsa ve stres yaşıyorsa bu seçimin sonucunu da etkiler. Küçücük bir şüphe veya kaygı insanın beynine virüsleri sokma ihtimalini çeker. Zihinsel, duygusal engeller başarıyı da kötü engeller. Bu engeller fiziksel sağlığımızı da etkiler. Örneğin topluluk önünde konuşma korkusu varsa kişinin sesi kısılabilir. Çünkü boğaz çakrası duygu ve düşünceleri ifade edemediğimizde tıkanır. Boğaz çakrası yani enerji merkezi tıkanınca da hormonlar olumsuz çalışır. Bu durum kişinin sesini bile etkileyebilir. Kişi önce kendi başarısına inanmalı ve olumlu düşünmeli, beynindeki olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtulmalı ki yapabileceğinin en iyisini başarsın. Ben seçimlere hazırlanan aday adaylarına ruhsal, zihinsel, duygusal arınma ve öz güven kazanma yöntemlerini öneriyorum. Eğer rahat olurlarsa kendine güvenleri de artar. Kişi sonuçta yapabileceğini en iyisini yaparsa, sonuç ne olursa olsun hayrına olacaktır.